Arts >> Sanat ve Eğlence >  >> Filmler ve TV >> Filmler

Holden neden filmlere ve sürekli izleyen insanlara karşı bu kadar düşmanca davranıyor?

J.D. Salinger'ın "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" adlı romanının baş kahramanı Holden Caulfield, filmlere ve onları sık sık izleyen insanlara karşı güçlü bir hoşnutsuzluk ifade ediyor. Holden'ın düşmanca tutumuna çeşitli nedenler katkıda bulunuyor:

1. Yüzeysellik: Holden filmleri yüzeysel ve özgün olmayan olarak algılıyor. Bunların gerçekliğin idealleştirilmiş ve çarpıtılmış bir versiyonunu sunduklarına, yaşamın ve ilişkilerin gerçekçi olmayan tasvirlerini sunduklarına inanıyor. Holden, kendilerini filmlere kaptıran insanların bu yüzeyselliğe çekildiklerini ve hayatın gerçek ve anlamlı yönleriyle bağlarını kaybettiklerini düşünüyor.

2. Sahte Karakterler: Holden, filmlerde canlandırılan karakterleri yapay oldukları ve derinlikten yoksun oldukları için eleştiriyor. Bu karakterleri tek boyutlu ve gerçek insanların karmaşıklığından ve özgünlüğünden yoksun olarak görüyor. Holden, sinemaseverlerin bu karakterlerin yüzeysel çekiciliğine kapılıp, onların içerikten yoksun olduklarının farkında olmadıklarına inanıyor.

3. Kitlenin Pasifliği: Holden, insanların filmlerle pasif bir şekilde eğlenmelerine izin vermelerini sinir bozucu buluyor. Sanatla ve yaşamla gerçek anlamda ilgilenmenin, önceden paketlenmiş içeriğin akılsızca tüketilmesini değil, aktif katılımı ve eleştirel düşünmeyi gerektirdiğine inanıyor. Holden, sinemaseverlerin pasif eğlencenin cazibesine kapıldıklarını ve kendi fikir ve deneyimlerini oluşturma yeteneklerini kaybettiklerini düşünüyor.

4. Bireyselliğin Kaybı: Holden, sık sık film izlemenin bireysel kimliğin kaybına yol açabileceğinden endişeleniyor. İnsanların filmlerde tasvir edilen değerlerden, inançlardan ve davranışlardan etkilenerek kendilerine özgü bakış açılarını ve kişiliklerini kaybetmelerinden korkuyor. Holden bu uyumluluğun yaratıcılığı ve kişisel gelişimi engellediğine inanıyor.

5. Kaçış: Holden, filmleri bir tür kaçış, gerçek hayatın karmaşıklıklarından ve zorluklarından kaçınmanın bir yolu olarak görüyor. İnsanların kendi sorunlarıyla yüzleşmekten ya da günlük hayatın zorluklarıyla uğraşmaktan kaçınmak için film dünyasına kaçtıklarına inanıyor. Holden, bu kaçış eğiliminin, bireylerin kişisel mücadeleleriyle yüzleşmesini ve bunları ele almasını engellediği için zararlı olduğunu düşünüyor.

Holden, filmlere ve sinemaseverlere yönelik eleştirileriyle toplumun değerleri ve kültürel normlarıyla ilgili hayal kırıklığını ifade ediyor. Olumsuz tutumu, filmlerde algıladığı yüzeysellik ve hilenin ötesinde, özgünlüğe, gerçek insan ilişkilerine ve hayata dair daha derin bir anlayışa olan özlemini yansıtıyor.

Filmler

İlgili Kategoriler