Temel endişelerden biri katılımcıların bilgilendirilmiş onamının eksikliğidir. Çoğu durumda, realite televizyon programları için filme alınan kişiler, kişisel yaşamlarının ne ölçüde açığa çıkacağının veya görüntülerin nasıl düzenleneceğinin tam olarak farkında değildir. Bu, sömürülme duygusuna ve kişinin kendi imajı ve hikayesi üzerindeki kontrolünü kaybetmesine yol açabilir.
Bir diğer konu ise gizli kamera ve mikrofon kullanılarak özel anların ilgili kişilerin bilgisi ve rızası olmadan kaydedilmesidir. Bu özellikle müdahaleci olabilir ve hassas veya utanç verici bilgilerin ifşa edilmesine yol açabilir.
Dahası, realite TV genellikle katılımcıların filme alınmıyorlarsa normalde yapamayacakları faaliyetlere katılmalarını içerir. Bu, onların hayatlarının yanlış veya abartılı bir şekilde tasvir edilmesine neden olabilir ve kamunun incelemesine ve yargılamasına yol açabilir.
Ek olarak, realite TV şovlarının katılımcıları ilgi çekici televizyon içeriği yaratmak amacıyla belirli şekillerde hareket etme veya belirli faaliyetlere katılma konusunda baskı hissedebilirler. Bu, özgünlük eksikliğine neden olabilir ve ilgili bireylerin bütünlüğünü tehlikeye atabilir.
Bazı durumlarda, realite TV'nin neden olduğu mahremiyet ihlali, katılımcılar için itibarlarının zedelenmesi, mali kayıp ve hatta fiziksel veya duygusal zarar da dahil olmak üzere ciddi sonuçlar doğurabilir.
Reality TV'nin yol açabileceği potansiyel zarar, katılımcıların gizlilik haklarını korumak için düzenleme ve gözetimin artırılması yönünde çağrılara yol açtı. Bazı yargı bölgeleri, realite TV prodüksiyonunu düzenleyen özel yasa ve yönetmelikleri uygularken, diğerleri etik uygulamaları sağlamak için sektör yönergelerine ve davranış kurallarına güveniyor.
Yapımcıların, yayıncıların ve izleyicilerin realite televizyon prodüksiyonunun etik sonuçlarını dikkate alması ve eğlenceli içerik ile bireylerin mahremiyetine saygı arasında bir denge kurması önemlidir.