* İyinin ve kötünün doğası: Frankenstein'ın canavarı karmaşık ve sempatik bir karakterdir ve hikayesi, iyinin ve kötünün doğası hakkında soruları gündeme getirmektedir. Canavar doğası gereği kötü mü, yoksa sadece içinde bulunduğu koşulların bir ürünü mü? Frankenstein'ın kendisi iyi bir insan mı yoksa hırsı yüzünden mi yozlaştı?
* Bireyleri şekillendirmede toplumun rolü: Frankenstein'ın canavarı, yaratıldığı andan itibaren toplum tarafından reddedilir ve bu reddedilme, onun şiddet yanlısı ve yıkıcı bir yaratığa dönüşmesinde anahtar rol oynar. Roman, bireylerin şekillenmesinde toplumun rolüne ve bireylerin topluma karşı sorumluluklarına ilişkin soruları gündeme getiriyor.
* Sevgi ve şefkatin önemi: Frankenstein'ın canavarı sıradan bir yaratıktır ve sevgiye ve şefkate özlem duymaktadır. Roman, sevgi ve şefkatin insan mutluluğu için gerekli olduğunu, bunların eksikliğinin şiddete ve yıkıma yol açabileceğini öne sürüyor.
* Doğanın gücü: Frankenstein'ın hikayesi vahşi ve affedilmeyen bir doğanın arka planında geçiyor. Roman, doğanın hem yıkıcı hem de hayat veren güçlü bir güç olduğunu öne sürüyor. Frankenstein'ın canavarı doğanın bir ürünüdür ve hikayesi, doğanın insan hayatını şekillendirme gücünün bir hatırlatıcısıdır.