Film, çocukları arasında seçilen bir kadını açıkça tasvir etmese de, Auschwitz'in krematoryumunda çalışmak zorunda kalan Macar bir Yahudi adam olan Saul Ausländer'a odaklanıyor. Oğlunun bedenini bulmak ve etrafındaki Holokost'un dehşetine tanık olmasına rağmen ona uygun bir gömülmeye takıntılı hale gelir.
Filmin başlığı ve bir babanın oğlu için umutsuz arayışının temel teması güçlü bir duygusal etki yaratıyor ve Holokost sırasında ebeveynlerin karşılaştığı hayal edilemez seçimleri vurguluyor.
Film, bahsettiğiniz özel durumda bir kadını tasvir etmese de, kayıp, çaresizlik ve imkansız seçim temaları derinden yankılanıyor, bu da onu Holokost'un dehşetiyle ilgili güçlü ve unutulmaz bir film haline getiriyor.