Lifeson ve Rutsey sonunda ortak bir arkadaşları aracılığıyla şarkıcı, basçı ve klavyeci olan Geddy Lee ile tanıştılar. Üç müzisyen, progresif rock'a ortak ilgi duydu ve birlikte bir grup kurmaya karar verdi. Gruplarına "Rush" adını verdiler ve yerel kulüp ve barlarda sahne almaya başladılar.
1974'te Rush, ağır gitar riffleri, karmaşık ritimler ve karmaşık şarkı yapılarının karışımını sergileyen, kendi adını taşıyan ilk albümünü çıkardı. Albüm biraz ilgi gördü ve grubun rock sahnesinde umut verici yeni bir grup olarak yerleşmesine yardımcı oldu.
Rush'ın ikinci albümü "Fly By Night" 1975'te piyasaya sürüldü ve daha rafine ve iddialı bir sese sahipti. Albümün baş teklisi "Anthem" küçük bir hit oldu ve grubun daha geniş bir dinleyici kitlesi kazanmasına yardımcı oldu.
Rush'ın çığır açan albümü 1976'da fütürist bir distopyanın öyküsünü anlatan konsept albüm "2112" ile geldi. Albümün başlık parçası bir prog-rock marşı haline geldi ve grubun popülaritesi hızla arttı.
Sonraki birkaç on yılda Rush, "Moving Pictures" (1981), "Permanent Waves" (1980), "Grace Under Press" (1984) ve "Power Windows" (1985) dahil olmak üzere bir dizi başarılı albüm yayınladı. Grup müzikal ustalıkları, karmaşık besteleri ve düşündürücü şarkı sözleriyle tanındı.
Rush'ın popülaritesi 1980'lerde zirveye ulaştı ve o dönemin en başarılı rock gruplarından biri oldular. Kapsamlı turnelere çıktılar ve dünya çapında milyonlarca albüm satarak rock müzikte efsanevi bir güç olarak statülerini pekiştirdiler.
Rush, 2018'de ilk albümlerinin 40. yılını kutlayan "R40 Live" turnesinin ardından dağılacaklarını duyurdu. Grup son konserini 1 Ağustos 2015'te Los Angeles'ta verdi.
Dağılmalarına rağmen Rush'ın mirası yaşamaya devam ediyor. Tüm zamanların en büyük rock gruplarından biri olarak kabul ediliyorlar ve etkileri hâlâ sayısız çağdaş sanatçıda duyulabiliyor.