Arts >> Sanat ve Eğlence >  >> Sanat >> Çizim

Anlatıcı sarı duvar kağıdı hakkında ne düşünüyor?

Charlotte Perkins Gilman'ın "Sarı Duvar Kağıdı" adlı kısa öyküsünün anlatıcısı, odasındaki sarı duvar kağıdının karmaşık ve gelişen bir görünümüne sahip. Başlangıçta onu çirkin ve baskıcı buluyor ve onu "dayanılmaz", "için için yanan" ve "bazı yerlerde donuk ama parlak bir turuncu, diğerlerinde hastalıklı bir kükürt tonu" olarak tanımlıyor. Ayrıca duvar kağıdındaki, parmaklıklar ardında sürünen kadınları andıran bir desene takılıp kalıyor ve bunu kendi hapsedilmesinin ve baskılanmasının sembolü olarak yorumluyor.

Hikaye ilerledikçe anlatıcının duvar kağıdına olan tutkusu artar ve kendisini desendeki kadınlardan biri olarak görmeye başlar. Kendi bastırılmış arzularını ve hayal kırıklıklarını temsil ediyor gibi göründükleri için onlarla bir akrabalık hissediyor. Hikâyenin sonunda anlatıcı gerçekliğe olan hakimiyetini tamamen kaybetmiştir ve kendisinin duvar kağıdındaki kadınlardan biri haline geldiğine, dört ayak üzerinde sürünerek onu duvarlardan yırttığına inanır.

Bu şekilde sarı duvar kağıdı, anlatıcının zihinsel ve duygusal düşüşünün bir sembolü haline gelir ve anlatıcının, zamanının kadınlarına uygulanan toplumsal kısıtlamalara ve sınırlamalara karşı mücadele ederken deliliğe düşüşünü yansıtır.

Çizim

İlgili Kategoriler