Bruno, "Çizgili Pijamalı Çocuk" romanındaki karmaşık bir karakterdir. Holokost sırasında Nazi Almanyası'nda yaşayan bir Alman çocuktur. Bruno'nun babası bir Nazi subayıdır ve Bruno son derece ayrıcalıklı ve korunaklı bir ortamda büyümüştür. Holokost'un dehşetinden habersizdir ve evinin yakınındaki toplama kampını gizemli bir "çiftlik" olarak görmektedir.
Bruno nazik ve şefkatli bir çocuktur ve toplama kampında yaşayan Yahudi çocuk Shmuel'e bağlanır. Bruno'nun Shmuel'le olan dostluğu, Holokost'un gerçek doğasını anlamasına yardımcı olur ve sonuçta Nazi yetiştirilme tarzını sorgulamasına yol açar.
Bruno'nun Yaşam Tarzı
Bruno'nun yaşam tarzı Shmuel'inkinden çok farklı. Bruno geniş, konforlu bir evde yaşıyor ve isteyebileceği her şeye sahip. Sevgi dolu bir ailesi, evde ona ders veren bir öğretmeni ve oynayabileceği bir sürü oyuncağı var. Bruno deniz kenarında da tatile çıkabiliyor.
Bunun aksine Shmuel bir toplama kampında yaşıyor. Dikenli tellerle kapatılmış durumda ve sürekli aç, üşüyor ve korkuyor. Shmuel'in ebeveynleri Auschwitz'in gaz odalarında öldürüldü ve Shmuel, Pavel adında bir gardiyan tarafından büyütülüyor. Pavel ona hayatta kalmanın önemini öğretir ve Shmuel'in umudunu korumasına yardım eder.
Bruno'nun yaşam tarzı, Nazi'nin ırkçı politikalarının küçük bir örneğidir. Naziler, Aryan ırkının diğer tüm ırklardan üstün olduğuna inanıyordu ve Aryan olmayanları aşağı varlıklar olarak görüyorlardı. Bruno'nun ayrıcalıklı yaşam tarzı Aryan mirasının bir sonucudur, Shmuel'in sefil varlığı ise Yahudi mirasının bir sonucudur.
Bruno'nun yaşam tarzı ile Shmuel'in yaşam tarzı arasındaki zıtlık, Holokost'un insanlık dışılığını vurguluyor. Aynı zamanda Nazi'nin ırkçı politikalarının milyonlarca hayatı nasıl yok ettiğini de gösteriyor.