Gösteri sanatlarının antik Yunan'a kadar uzanan uzun bir geçmişi vardır. Antik Yunan tiyatrosunda oyuncular tanrılar, kahramanlar ve sıradan insanlar hakkında hikayeler anlatan oyunlar sergiliyorlardı. Bu oyunlara genellikle müzik ve dans eşlik ediyordu. Orta Çağ'da gösteri sanatları büyük ölçüde Kilise gibi dini gruplar tarafından icra ediliyordu. Rönesans döneminde laik tiyatronun yükselişi ve yeni müzik enstrümanlarının gelişmesiyle sahne sanatları yeniden gelişmeye başladı.
Günümüzde sahne sanatları kültürümüzün önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Her yaştan insana eğlence, eğitim ve ilham sağlıyorlar. Gösteri sanatları aynı zamanda farklı kültürleri öğrenmemize ve başkalarıyla bağlantı kurmamıza da yardımcı olabilir.
Oyunculuk, şarkı söyleme ve dansın sahne sanatları olarak kabul edilmesinin bazı özel nedenleri şunlardır:
* Hepsi seyirci önünde canlı olarak gerçekleştirilir. Bu, sanatçıların seyirciyle bağlantı kurabilmesi ve bir yakınlık duygusu yaratabilmesi gerektiği anlamına gelir.
* Hepsi yüksek düzeyde beceri ve eğitim gerektirir. İnandırıcı ve etkileyici bir performans yaratmak için sanatçıların sanatlarında ustalaşabilmeleri gerekir.
* Hepsi kitle üzerinde güçlü bir etki yaratma potansiyeline sahip. Gösteri sanatları bizi güldürebilir, ağlatabilir, düşündürebilir ve hissettirebilir. Ayrıca günlük yaşamlarımızdan kaçmamıza, yeni ve farklı bir şeyler deneyimlememize de yardımcı olabilirler.
Gösteri sanatları kültürümüzün hayati bir parçasıdır. Bize başkalarıyla bağlantı kurmamız, farklı kültürler hakkında bilgi edinmemiz ve yeni ve farklı bir şeyler deneyimlememiz için bir yol sunuyorlar. Gösteri sanatları aynı zamanda büyük bir güzellik ve ilham kaynağıdır.