Hikayenin ana temalarından biri adalet arayışıdır. Köylüler, dengeyi yeniden kurma ve masumları koruma arzusuyla hareket ediyor ve onların yolculuğu, gerçeği ortaya çıkarma konusundaki sarsılmaz bağlılıklarıyla damgasını vuruyor. Chesterton adaletin karmaşıklıklarını derinlemesine inceliyor, adaleti aramanın getirdiği zorluklara ve fedakarlıklara dikkat çekiyor ve toplumun daha büyük iyiliği için adaletin derin önemini vurguluyor.
Hikaye aynı zamanda ahlaki ilkeleri ve doğru ile yanlışın sınırlarını da araştırıyor. Köylüler, soruşturmanın dönüm noktalarından geçerken ahlaki ikilemlerle karşı karşıya kalır. Chesterton bu anlatıyı ahlakın öznelliğini ve özellikle kişisel önyargılar ve çatışan bağlılıklarla karşı karşıya kaldığında doğru seçimler yapmanın zorluklarını araştırmak için kullanıyor. Hikaye, zorluklar karşısında bile kendini düşünmenin, bütünlüğün ve kişinin ahlaki pusulasına sadık kalmanın önemini vurguluyor.
Hikâyenin temelinde hakikat mücadelesi yatmaktadır. Chesterton, insanın hayattaki anlayış ve anlam arayışını sembolize etmek için Alice'in ortadan kayboluşunun etrafındaki gizemi kullanıyor. Köylülerin gerçeği arayışı, insanlığın cevaplar bulma, etrafımızdaki dünyayı anlama ve daha yüksek bilgi ve aydınlanma için çabalama yolculuğunun bir metaforuna dönüşür.
Büyüleyici anlatımı ve düşündürücü temalarıyla "Cennet Hırsızları" okuyucuları kendi ahlaki ilkeleri üzerinde düşünmeye, adaletin karmaşıklıklarını düşünmeye ve gerçeği aramanın derin önemini kabul etmeye teşvik ediyor. Chesterton'un bu temaları araştırması, insan doğasına ve adil ve anlamlı bir varoluş arayışına derin ve çok yönlü bir bakış sağlıyor.