1. Capulet :Juliet'in babası ve Capulet ailesinin reisi olan Capulet, kızının ölümü nedeniyle derin bir üzüntü duymaktadır. Onun için parlak bir gelecek umuyordu ve Paris'le evliliğinin mutluluğunu hayal ediyordu. Ancak onun zamansız ölümüyle Juliet'e dair tüm hayalleri ve özlemleri trajik bir şekilde sona erer. Capulet'in üzüntüsü, Juliet'in ölümünün Capulet'ler ile Montague'ler arasındaki düşmanlığı daha da derinleştirmesiyle daha da artıyor.
2. Hemşire :Hemşire, Juliet'in çocukluğundan beri sürekli arkadaşıdır ve onunla yakın bir bağ kurmuştur. Juliet'e değer veren, onun sırlarını dinleyen, ona destek veren bir anne figürüdür. Juliet öldüğünde hemşire sadece suçlamasını değil aynı zamanda yakın bir arkadaşını da kaybeder. Derin ilişkileri göz önüne alındığında anlaşılabilir bir durum olan büyük bir acı ve kişisel bir kayıp duygusu yaşıyor.
3. Paris :Paris, Juliet'in müstakbel kocasıdır ve ona olan sevgisi gerçek ve samimidir. Juliet'in ölümüyle sarsılır ve karşı konulmaz bir umutsuzluk ve kayıp duygusu hisseder. Paris, Juliet'le mutlu bir hayat hayal etmişti ve Juliet'in ölümü onu çok üzdü. Ona olan bağlılığını hiçbir zaman yerine getiremeyeceğini ve onun kocası olamayacağını bilmek, acısını daha da artırıyor.
Capulet, hemşire ve Paris'in üzüntü ifadeleri samimi ve samimidir ve okuyucuların onların duygusal acılarına sempati duyması doğaldır. Tepkileri, Juliet'in ölümünün trajik sonuçlarını vurguluyor ve bunun ona en yakın olanlar üzerindeki yıkıcı etkisini vurguluyor. Her karakterin kayıpla ilgili benzersiz bakış açısı, genç bir yaşamın zamansız sonunun getirdiği derin acıyı ve üzüntüyü vurguluyor.