• Doğal Hukuk :Grotius, herhangi bir insan otoritesinden veya pozitif yasadan bağımsız olarak var olan daha yüksek, evrensel bir ahlaki yasanın varlığına inanıyordu. Bu doğal hukukun insan aklından ve doğanın kendisinden kaynaklandığını ve uluslararası hukuk ve etiğin temeli olarak hizmet ettiğini savundu.
• Denizlerin Özgürlüğü :Grotius, karasuları ve mare Clausum (kapalı denizler) ile ilgili mevcut uygulamalara karşı çıkarak denizlerin özgürlüğünü güçlü bir şekilde savundu. Yeni ufuklar açan eseri "Mare Liberum"da (Serbest Deniz), denizin tüm uluslara açık ve erişilebilir olması, ticarete ve seyrüsefere hiçbir engel olmadan izin verilmesi gerektiğini savundu.
• Egemenlik ve Toprak Bütünlüğü :Grotius, egemenlik kavramını ve devletlerin dış müdahale olmadan kendilerini yönetme hakkını kabul etti. Uluslararası hukukun temel bir ilkesi olan diğer ulusların toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına saygı duymanın önemini vurguladı.
• Adil Savaş Teorisi: Grotius, savaşa başvurmanın ahlaki açıdan kabul edilebilir olduğu durumlara ilişkin kriterleri oluşturmayı amaçlayan adil savaş teorisini geliştirdi ve geliştirdi. Savaşın yalnızca son çare olarak yapılması gerektiğini ve haklı sebep, orantılılık ve doğru niyet dahil olmak üzere belirli koşulların yerine getirilmesi gerektiğini savundu.
• Anlaşmalar Hukuku: Grotius, pacta sunt servanda (anlaşmalar korunmalıdır) ve antlaşmaların kutsallığı gibi ilkelerin ana hatlarını çizerek, antlaşmalar hukukunun gelişimine önemli katkıda bulundu. Antlaşmaların bağlayıcı niteliğine ve devletler arasında yarattığı yükümlülüklere vurgu yaptı.
• Uluslararası Hukukun Kanunlaştırılması: Grotius, uluslararası hukukun kodlanması ve sistemleştirilmesinin önemine inanıyordu. Onun çabaları, uluslararası hukukun modern kodifikasyonunun temellerinin atılmasında ve ayrı bir çalışma alanı olarak gelişiminin şekillendirilmesinde etkili oldu.
• Bireysel Haklar ve Sorumluluklar: Grotius ayrıca uluslararası hukuk bağlamında bireysel haklar ve sorumluluklarla ilgili konulara da değindi. Bireylerin devlet sınırlarını aşan bazı temel haklara ve korumalara sahip olduğunu ve eylemlerinden uluslararası hukuk kapsamında sorumlu tutulmaları gerektiğini savundu.
Grotius'un fikirleri ve ilkeleri, modern uluslararası hukuku etkilemeye ve insan hakları, egemenlik ve savaşın düzenlenmesi gibi konulardaki tartışmaları şekillendirmeye devam ediyor. Uluslararası hukuk alanına yaptığı katkılar kalıcı bir miras bırakmış ve onu uluslararası hukuk düşüncesinin gelişiminde önemli bir figür haline getirmiştir.