Romanın baş kahramanı Jack, disleksi ile mücadele ediyor ve geleneksel yöntemlerle kendini ifade etmekte zorlanıyor. Ancak şiir ve yazmaya olan tutkusunu keşfeder ve bu tutkusu duygularının çıkış noktası haline gelir ve başkalarıyla bağlantı kurmasına olanak tanır.
Jack yaratıcılığını benimsedikçe güven kazanır, akademik performansını geliştirir ve sınıf arkadaşları ve öğretmenleriyle anlamlı ilişkiler kurar. Bu dönüşüm, edebiyatın ve sanatın dönüştürücü gücünü vurguluyor; potansiyellerini nasıl açığa çıkarabileceklerini, kendini ifade etmeyi nasıl geliştirebileceklerini ve yaşamları nasıl zenginleştirebileceklerini gösteriyor.
Ayrıca romanda empati, anlayış ve kabullenmenin önemi vurgulanıyor. Jack, sınıf arkadaşlarıyla olan etkileşimleri sayesinde, kendisininkinden farklı olsalar bile onların benzersiz yeteneklerini ve bakış açılarını takdir etmeyi öğrenir. Bu anlayış yolculuğu, bireyselliği kutlamanın ve topluluk duygusunu geliştirmenin değerini vurguluyor.
Genel olarak, "O Köpeği Seviyorum" edebiyatın, yaratıcılığın ve insani bağların zorlukların üstesinden gelme, kişisel gelişimi teşvik etme ve hayatımıza neşe getirme gücüne sahip olduğu mesajını iletiyor.