Globe Tiyatrosu, öncelikle ahşaptan yapılmış bir açık hava amfitiyatrosuydu ve dairesel şekli mükemmel akustiğe izin vererek seyircinin sahnede konuşulan her kelimeyi duyabilmesini sağlıyordu. Sıradan halkın dediği gibi topraklılar, sahnenin önündeki avluda toplanır, birbirine yakın durur ve giriş için mütevazı bir ücret öderdi. Daha varlıklı patronlar avluyu çevreleyen galerilerde koltuk alabiliyordu.
Globe'a girdiğinizde kalabalığın enerjisi ve beklentisiyle hemen etkileneceksiniz. Gösteriler sadece oyunlar değildi, aynı zamanda toplumun her kesiminden insanı çeken toplumsal etkinliklerdi. Seyirciler genellikle gürültücü ve gürültülü oluyor, en sevdikleri oyunculara tezahürat yapıyor ya da onaylamadıkları takdirde oyuncularla sıkıştırıyorlardı.
Sahne, modern tiyatrolara göre oldukça basitti. Ayrıntılı setler veya özel efektler yoktu ve oyuncular izleyiciyi farklı dünyalara ve duygulara taşımak için yalnızca becerilerine güvendiler. Kostümler ve aksesuarlar basitti ve oyuncular genellikle birden fazla rolü üstleniyor, sahne arkası ekibinin yardımıyla görünümlerini hızla değiştiriyorlardı.
Globe Theatre'da sunulan oyunlar, William Shakespeare, Christopher Marlowe ve Ben Jonson gibi oyun yazarlarının olağanüstü yeteneklerini sergiledi. Bu yazarlar komedilerden trajedilere ve tarihe kadar çok çeşitli türleri araştırdılar. Gösterilerde genellikle renkli karakterler, karmaşık hikayeler ve izleyiciyi büyüleyen güçlü bir dil yer alıyordu.
Globe Theatre'a katılmanın en dikkat çekici yanlarından biri de gösterilerin interaktif doğasıydı. Oyuncular izleyiciyle doğrudan etkileşime geçiyor, yanıtlar alıyor ve hatta ara sıra doğaçlama diyaloglar kuruyorlardı. Bu, sanatçılar ve kullanıcılar arasında benzersiz bir yakınlık ve bağlantı duygusu yarattı.
Globe Tiyatrosu, sosyal engellerin geçici olarak ortadan kalktığı ve farklı kökenlerden insanların kolektif tiyatro deneyimini paylaşmak için bir araya geldiği bir yerdi. İngiliz edebiyatı ve tiyatrosu üzerinde kalıcı bir etki bırakan bir yaratıcılık, yenilik ve kültürel alışveriş merkeziydi.