1. Batıl İnançlar :Oyun, insanların büyücülüğe ve doğaüstü güçlere yaygın olarak inandığı 17. yüzyılda geçiyor. Massachusetts'in Salem topluluğu bu tür inançlara özellikle duyarlıydı; dini coşku ve Püriten değerlere sıkı bağlılık, bilinmeyene karşı korkuyu ve olağandışı olayları kötü niyetli güçlere atfetme eğilimini teşvik ediyordu.
2. Kişisel Düşmanlık ve Çatışma :Oyun, cadı davalarının kışkırtılmasında kişisel kin ve çatışmaların rolünü vurguluyor. Başlıca suçlayıcılardan biri olan Abigail Williams, suçlamaları rakibi Elizabeth Proctor'u ortadan kaldırmak ve ilişkisi olduğu John Proctor'un gözüne girmek için bir araç olarak kullanıyor. Thomas Putnam gibi diğer kişiler, eski anlaşmazlıkları çözmek ve algılanan düşmanlardan toprak elde etmek için davalardan yararlanıyor.
3. Sosyal Histeri ve Kitle Psikolojisi :Oyun, kitlesel histerinin bir topluluk içinde ne kadar kolay yayılabileceğini gösteriyor. Daha fazla kişi başkalarını büyücülükle suçladıkça, korku ve paranoya artarak kartopu etkisine yol açar. İnsanlar her küçük olayda veya olağandışı davranışta büyücülüğün "kanıtını" görmeye başlarlar. Rasyonel düşünce, hakim olan korku ve şüphe atmosferinden bunalıyor.
4. Zayıf Yargı Sistemi :O dönemde Salem'deki yargı sistemi kusurluydu ve manipülasyona açıktı. Yargıç Danforth ve Vali Yardımcısı Danforth gibi yerel yargıçlar hayalet kanıtları (birinin ruhunun zarar vermesine tanık olduğuna dair iddialar) suçun kanıtı olarak kabul etmekte hızlı davrandılar. Uygun yasal prosedürlerin ve yasal sürecin bulunmaması, suçlamaların kontrolsüz bir şekilde yayılmasına ve masum insanların haksız yere mahkum edilmesine yol açtı.
5. Güç Dinamikleri :Oyun, toplum içindeki güç mücadelelerini ve bazı bireylerin kontrol ve otoriteyi sürdürme arzularını ortaya koyuyor. Duruşmalar, Yargıç Danforth ve Rahip Parris gibi güçlü şahsiyetlerin muhalefeti bastırmak, uyumu sağlamak ve başkaları üzerindeki güçlerini pekiştirmek için uygun bir yol sağlıyor.
Bu faktörler bir araya gelerek The Crucible'da bir cadı avı için ideal koşulları yarattı, bu da haksız zulme ve sonunda masum bireylerin çöküşüne yol açtı.