Keskin görüşümle, onun her hareketini gözlemliyorum; sebzeleri dikkatle doğramasından ve malzemeleri bir renk ve tat senfonisi içinde karıştırmasından büyüleniyorum. Bıçağının kesme tahtası üzerindeki ritmik hareketi, beni kedi gibi bir mutluluk durumuna sokan rahatlatıcı bir melodi yaratıyor.
Kavrulmuş tavuk ve otların kokusu havaya yayılırken burnum seğiriyor ve yumuşak bir mırıltı çıkarmaktan kendimi alamıyorum. İçgüdülerim devreye giriyor ve beni bekleyen ziyafetin beklentisiyle ağzım sulanmaya başlıyor.
Sarah dumanı tüten bir tabak yemeği masaya koyuyor ve ben de heyecandan kuyruğumu sallayarak hızla oraya doğru atlıyorum. Tavuğun baştan çıkarıcı aroması karşı konulmaz ve her lezzetli lokmanın tadını çıkararak hevesle kendi payıma düşeni kazıyorum.
Keyifli yemeğimin ardından, pencerenin yanındaki en sevdiğim tüneğimde çekiliyorum ve orada sıcak öğleden sonra güneş ışığının tadını çıkarabiliyorum. Dışarıdaki dünya yavaşlıyor gibi görünüyor ve kendimi düşüncelerimde kaybolmuş, kedigil varoluşumun harikalarını düşünürken buluyorum.
Sarah elinde bir kitapla rahat bir koltuğa otururken, kucağına atlıyorum ve onun şefkatini arayarak burnumu ona yaslıyorum. Tüylerimi nazikçe okşamak için uzanıyor ve üzerimde bir memnuniyet dalgasının gezindiğini hissediyorum.
Bu ortak sevgi ve arkadaşlık anında bana kedilerle insanlar arasındaki olağanüstü bağ hatırlatılıyor. Kedi bakış açım sayesinde hayatın basit zevkleri büyütülüyor ve her günün getirdiği neşe ve güzellik için minnettarım.